Dünya üzerinde birçok kişi günün büyük bir kısmını teknoloji ve internet ortamında geçiriyor. Neredeyse tüm iş yapma süreçleri teknolojik donanımlar ile sağlanıyor. Özellikle pandemi süreci ile beraber evden çalışma, online alışveriş, eğitim, bankacılık vb. hızlı bir gelişim gösterdi. Artık sosyalleşmeden çalışmaya, alışverişten eğitime kadar birçok ihtiyacımızı internet üzerinden gerçekleştirebiliyoruz. Yani sanal dünya ile gerçek yaşam git gide birbirine daha çok yaklaşıyor diyebiliriz. Tam da bu noktada sanal dünya ve fiziksel yaşam arasında adeta köprü görevi gören artırılmış gerçeklik kavramı öne çıkıyor. Bize markalar ya da ürünler hakkında daha fazla bilgi veren ve bizi adeta farklı bir dünyaya götüren artırılmış gerçeklik uygulamaları popülerliğini her geçen gün artırıyor.
Belki de sadece birkaç yıl içinde artırılmış gerçekliğin her alanda kullanımına ve birçok soruna çözüm olduğuna tanıklık edebilecek noktaya ulaşacağız. Turatel Blog olarak bu yazımızda “Artırılmış gerçeklik nedir?” “Artırılmış gerçeklik tarihi nedir?” ve “Artırılmış gerçekliğin markalara faydaları nelerdir?” sorularına odaklandık.
Artırılmış Gerçeklik Nedir?
Günümüzün en popüler alanları teknolojileri arasında yer alan artırılmış gerçeklik, mevcut gerçekliği daha zengin bir boyuta taşıyan deneyim çeşidi olarak tanımlanabilir. Artırılmış gerçeklik ile çevremizdeki fiziksel unsurlar ya da ortamlar bilgisayar teknolojilerinin gücüyle bambaşka bir boyuta taşınabiliyor. Bilgisayar kaynaklı grafik, video, ses, GPS gibi verilerin fiziksel ortamlar ile entegre olmasıyla duyusal dünyamız bir anda zenginleşebiliyor. Yani teknolojinin çok ilerlediği günümüzde, artırılmış gerçeklik ile ekranlardan fiziksel alanlara geçiş yapıldığını ve fiziksel dünya ile teknolojinin daha yakın bir hale geldiklerini söyleyebiliriz.
Artırılmış Gerçeklik Tarihi
Artırılmış gerçeklik çoğu kişi tarafından son yılların teknolojisi olarak algılansa da aslında fikir olarak ortaya atılması ve üzerine konuşulması 20 yüzyılın başına kadar dayanmaktadır. Birçoğumuzun iyi bildiği fantastik eserlerden Oz Büyücüsü’nün yazarı Lyman Frank Baum, artırılmış gerçeklik kavramını öne atan ve bu konuda fikir geliştiren ilk kişidir. Yazar 190o’lerin başında yayımladığı “The Master Key” adlı eserinde artırılmış gerçekliğe yer vermiştir. Bu durum 1950’lerde sinematograf Morton Heilig tarafından ilgi çekici bulunmuş ve Hellig bir simülatör yaparak ona “Sensorama” adını vermiştir. Bu simülatör, beş duyu organını harekete geçirecek şekilde çok algılı bir deneyim imkanı sunmak üzerinde kurgulanmıştır. Aradan yaklaşık 40 yıl geçtikten sonra ve takvimler 1990’lı yılları gösterdiğinde Thomas Caudell ve David Mizell ilk defa bu kavramı “Artırılmış Gerçeklik” ismiyle ifade etmişlerdir. Bu ikili işçilerin ve teknisyenlerin uçaklardaki kablo bağlantıları doğru bağlamaları için başa takılan dijital bir görüntüyeci yapmıştır. 2000’li yıllarda ise mobil cihazların yükselmesi ile artırılmış gerçeklik çok daha ön plana çıkmış, bu teknoloji ile üretilen cihazların sayısı artmıştır. 2015’in başlarında Microsoft’un “Hololens” adlı gözlüğü piyasaya sunması ile artırılmış gerçeklik de yepyeni bir boyuta taşınmış ve hayatımızın neredeyse her alanına girmeye başlamıştır.
Artırılmış Gerçekliğin Markalara Faydaları Nelerdir?
Daha İyi Bir Deneyim Sunar
Ürün ya da hizmetlerinizi teknolojinin gücünü kullanarak daha iyi ifade etmenizi sağlar. Bu da markanızı akılda kalıcı bir noktaya taşıyacaktır. Ürün ya da hizmeti görselleştiren, kullanım esnasında rehber desteği olan ve o anın sonuna kadar yaşanmasını sağlayan bu teknoloji ile hedef kitleniz size daha bağlı hale gelirken potansiyel hedef kitleleriniz için de ilgi çekici bir noktaya ulaşabilirsiniz.
Teknolojik Marka İmajınızı Kuvvetlendirir
Yenilikleri takip eden ve uygulayan bir marka olarak algılanmanız, hedef kitlenizin gözünde itibarınızı da kuvvetlendirecektir. Artırılmış gerçekliği ürün ve hizmetlerinize entegre ederek çok daha global bir imaj sergileyebilirsiniz.
Maliyet Azaltmanıza Yardımcı Olur
Artırılmış gerçeklik ile fiziksel olarak bir araya gelme ya da bir ürünü, hizmeti deneyimleme gerekliliği ortadan kalkar. Bu da bir nevi teknolojiye yatırım yapmak ve teknoloji sayesinde uzun vadede kar sağlamak anlamına gelir. Özellikle online olarak yapılabilecek her şeyin dijital dünyaya taşındığı ve birçok işin dijital kanallar üzerinden çözüldüğü günümüzde artırılmış gerçekçiliğe yatırım yapmak oldukça yerinde bir karar olabilir.
Daha Anlaşılır ve Kolaydır
Üretim, makinelerin işletilmesi veya depolama gibi fiziksel olarak yapılması gereken işlerde iyi bir yönlendirme sağlar. Örneğin; bir kullanma kılavuzunda iki boyutlu karmaşık bir şematik çizim üç boyutlu etkileşimli bir holograma dönüştürülebilir ve kullanıcıyı bu noktada yönlendirilebilir. Yani ürün ve hizmet ile ilgili aşamalar çok daha kolay ve anlaşılır hale gelir.